Son altı yıldır dünyada yönetim ve işletme eğitiminde yaşanan bütün gelişmeleri takip etmeye çalışıyorum. Elimde bu konuda tüm dünyada yayınlanmış yüzlerce makale ve onbinlerce sayfa bilgi birikti. Size bu yazımda küresel dünyada işletme ve yönetim eğitiminde yaşanan değişmeler ve gelişmeler ile ilgili bir perspektif sunmaya çalışacağım. Bu alanda bütün var olan küresel bilgi altyapısının üzerine yeni bir model inşa etmekle uğraşıyorum.
Şu anda 21. yüzyılda lider ve yönetici yetiştimek için yepyeni bir model ve eğitim felsefesi geliştiriyorum. Hedefim bu konuda bir makale yazarak dünyanın en iyi uluslararası yönetim eğitimi dergilerinden birinde yayınlamak. Bu makaleyi şu anda çalışmalarım devam ettiği için sır olarak saklıyorum. Ancak sizlerle şu anda bu makalemde küresel dünyada yönetim eğitimi alanında yaşanan gelişmeleri ve değişimi paylaşmak istiyorum.
Yönetici Yetiştirme Programları ve Yönetim Eğitimi tüm dünyada köklü değişimlere gebe. Klasik MBA programlarının açmazlara giderek daha fazla gündeme geliyor. McGill’de aynı katta çalıştığımız dünyanın en ünlü üç yönetim gurusundan biri olan öncü düşünür Prof. Dr. Henry Mintzberg’in MBA programlarını yerden yere vurduğu son kitabı “Managers not MBAs” küresel olarak satış rekorları kırıyor. Yönetim Eğitiminde yaşanan hızlı, çok boyutlu ve köklü değişimi kısaca özetlemek çok zor ama yine de deneyelim:
Dünyada yönetim ve işletme eğitimi nereye gidiyor?
ANALİZ YERİNE SENTEZ: Analiz yerine senteze vurgu: Analitik ve uzmanlaşmaya dayalı eğitim halen devam ediyor, ancak sentez daha fazla önem kazandı.
BİLİM YERİNE SANAT: Bilim yerine sanata vurgu: Yönetim bilimleri kavramı ve rasyonel positivist yaklaşım sorgulanıyor, yönetimin ve liderliğin sanat olduğu gerçeği ön plana çıkıyor.
TAKLİT YERİNE KÜLTÜREL ADAPTASYON: Amerika modeli dayatması yerine özgün kültürel adaptasyon: Koşulsuz Amerika taklitçiliği yerine her milletin ve kültürün kendine has yönetim modelleri ortaya çıkarılıyor.
KÜRESEL EĞİTİM
Sınırlar ötesi küresel eğitim: Yönetim gelişim programları ve MBA’ler giderek küresel hale geliyor. Harvard Business School Orta Asya’dan Çin’e, Japonya’ya kadar pek çok ülkede şube açıyor. Wharton, Kellogg, Michigan, Yale, MIT, McGill gibi “top” okullar aynı şekilde küresel işbirliklerine girmiş durumda. McGill ve Henry Minzberg liderliğinde tasarlanan ve yeni yüzyılda küresel yönetici yetiştirmeyi hedefleyen IMPM programı Kanada, Hindistan, Japonya, Fransa ve İngiltere olmak üzere beş farklı ülkede beş ayrı modül ile gerçekleştiriliyor.
KOMPLEKS BECERİLERE VURGU: İşletme fonksiyonları yerine strateji, iletişim gibi kompleks becerilere vurgu: Muhasebe, Finans, Pazarlamayı öğrenince artık MBA’ler yönetimi de öğrenmiş sayılmıyorlar. Yönetimin yılların birikimiyle, liderlik tecrübesiyle profesyonel deneyimle kazanılan bir zanaat (craft) ve sanat (art) olduğu artık kabul görüyor.
LİDERLİK SANATI: Liderlik ve Sanat açılımları: Sanat, felsefe, tefekkür üzerine vurgu yapan liderlik gelişim programları zirve yapıyor. Bu akımın öncülerinden McGill Üniversitesi meşhur yönetim profesörü Nancy Adler sanat atölyesinde verdiği derslerde ve eğitimde müzikle, mimariyle, resimle, heykelle, edebiyatla, şiirle, filmle lider yetiştiriyor. McGill ile Case Western Reserve Üniversiteleri ortaklaşa “The Art of Leadership Center” (Liderlik Sanatı Merkezi) açmaya hazırlanıyor.
ÜÇLÜ SACAYAĞI:Kar odaklılık yerine Üçlü Sacayağı: Yeni MBA’lerde sadece finansal karlılık değil çevreyi koruma ve toplumsal katkı da ön planda. Buna üçlü sacayağı veya “triple bottomline” deniyor. Buna göre şirketler üç boyutu 3P’yi aynı anda hedeflemeli: Planet (gezegen, ekoloji ve doğal kaynaklar boyutu), people (insani ve toplumsal boyut), profits (finansal boyut). Yani sosyal, çevresel ve finansal performans.
ETİK DEĞERLER: Etik değerlere vurgu: Enron, Tyco, world.com, Arthur Andersen gibi küresel şirket skandallarının ve büyük çapta yolsuzlukların ardı ardına yaşanmasından sonra ABD’deki bütün İşletme Okulları ve MBA programlarının paçaları tutuştu ve hepsi birden müfredatlarına “İş Etiği” derslerini zorunlu olarak eklediler. Ancak bu yetmedi. Etik, ahlak, değerler, vicdan, maneviyat, sosyal sorumluluk gibi konular halen Amerika kıtasında ve İşletme okullarında belki de en büyük gündem.
SOSYAL SORUMLULUK: Sosyal sorumluluğa vurgu: Toplumsal fayda, topluma katkı, çevreye katkı, sorumluluk bilinci, insani gelişim artık şirketler için inanılmaz önem kazanmış durumda. Hatta şu an çok uluslu şirketler ve lider firmalar birer birer “Sosyal Sorumluluk” departmanları açıyorlar.
YAŞAM BOYU EĞİTİM
Yaşam boyu sürekli eğitim: Hayatın her aşamasında artık bireyin aktif öğrenmesi; profesyonel, sosyal ve kişisel gelişim sorumluluğunu bizzat üstlenmesi gerekiyor. Dünyanın önde gelen okullarından Case Western Reserve yeni yönetici gelişim programlarında tüm katılımcılarına “Hayat Boyu Öğrenme ve Gelişim Planı” çıkarttırıyor. Bütün liderlik gelişim eğitimlerinde kendini tanıma, içindeki potansiyeli harekete geçirme, hayalleri tetikleme, hayat boyu projeler üretme, kariyer gelişim portföyleri hazırlama, cesaretli duruş, hayallere sahip çıkma gibi modüller çok önemli yer tutuyor artık.
HOLİSTİK GELİŞİM: Bütüncül insani gelişim: İnsanın farklı yönleri, potansiyelleri, kişilik özellikleri, yetenekleri açığa çıkartılıyor, keşfediliyor ve farklı yönlere hitap eden, bu yönleri dengeleyen programlar geliştiriliyor. Örneğin Notre Dame Üniversitesi İşletme Okulu geliştirdiği “Entegre Liderlik Programı”nda insani gelişimin bütün yönlerini birarada ele alıyor: entellektüel, sosyal, duygusal, fiziksel, ruhsal, moral, etik vb. Böylece etkin liderler bütün yönlerini dengeleyerek ve geliştirerek hadiselere, organizasyona ve olaylara holistik ve geniş açıdan bakabiliyorlar.
DİSİPLİNLER ÖTESİ EĞİTİM
Disiplinler Ötesi Yaklaşım: Fonksiyonların, disiplinlerin, departmanların, sınırların ötesine geçiş vurgulanıyor. Değişimin, krizlerin, problemlerin çok boyutlu ve kompleks hale geldiği belirsiz ve kaotik bir çağda liderlerin displinler arası dinamik ve holistik bir yaklaşımı benimsemeleri gerekiyor. Bu yüzden yeni çağın liderleri Kompleks Bilimlere, Yeni Bilimlere, Sistem Bilimlerine, Kaos Teorisine, Beşinci Disipline, Panarşiye derinlemesine vakıf olmak zorunda.
İşte küresel alanda yönetim eğitimi böyle hızlı bir değişim yaşıyor. Ya ülkemiz? Ya üniversitelerimiz? Ya insan kaynakları şirketlerimiz? Ya danışmanlarımız ve eğitimcilerimiz? Ya profesörlerimiz? Yaşanan bütün bu baş döndürücü gelişmenin ve küresel bilgi üretiminin biz neresindeyiz? Bu değişimlerin ne kadarının farkındayız? Bu gelişmelerin ne kadarına adapte oluyoruz? Kendimizi ve eğitim modellerimizi ne kadar güncelliyoruz?
Son samimi bir paylaşım: Bu alanlarda son altı yıldır sürekli okumama rağmen ve odamda bu konularla ilgili yaklaşık 30 bin sayfa yeni bilgi, makale ve doküman olmasına rağmen; kendimi bu alanda halen çok yetersiz ve eksik hissediyorum.
Ancak ne enteresandır ki anlı şanlı hocalarımızın, danışmanlarımızın, insan kaynakları şirketlerimizin ve eğitimcilerimizin pek çoğu on yıldır aynı bilgileri satıyorlar ve yıllar öncesinin eskimiş ve eksik bilgilerini sunarken kendilerinden gayet eminler.
Ben bu işin içinden çıkamıyorum, ne olur bana yardım eder misiniz? Ne dersiniz dostlar, yoksa ben de mi problem var?